18 Ağustos 2017 Cuma

Y HARFLİ GEMİCİ TERİMLERİ



YAVRU PUSULA. (Gyro cotnpass repeater): Güverteüstü yapıları se¬bebiyle miyar pusuladan kerteriz alma imkânı olmadıkı hallerde ker¬teriz almak için köprüüstünün sancak ve iskele taraflarına konulan pusula. Cayro pusulalarının özelliği dolayısıyla yavru pusulalar gemi¬lerin birçok yerlerine konulur. YEDEĞE ALMAK. (To takc in tow): Bak. Yedeklemek. YEDEK BABASI. (Spare biti): Yedek halatının bağlanması için gü¬verteye sağlamca tespit edilmiş iri baba. YEDEK BİTASI. (Towing bitts): Römorkörlerin kıç tarafında bulunan ve yedek halatmın bağlandığı bita. YEDEK BOYU. (LENGTH OF TOW): Yedek çeken geminin kıçı ile yedeklenen geminin başı arasında kalan yatay mesafe. YEDEK DEMİR. (Spare anchor): Bak. İhtiyat demir. YEDEK FENERLERİ. (Towing light): Yedek çeken bir gemi tarafın¬dan dikey bir hat üzerinde taşınan ve aralarında enaz 1.83 metre me¬safe bulunan silyon feneri niteliğinde iki veya üç beyaz ışıklı fenerler. Gündüzleri, yedek uzunluğu 1.83 metreden fazla ise yedek çeken gemi çaplan iki kadem olan ve tabanları birbirine yapışık bir çift koni bi¬çimindeki siyah renkli bir alamet taşırlar. YEDEK HALATI. (To\ving hawser, Tow rope): Yedeklenen gemiyi çekmekte kullanılan ve gemilerde bulundurulması zorunlu olan en bü¬yük burgatalık tel veya lifhalat. Lifhalatlar 5-24 burgatalık, telha- latlar ise 1-8.3/4 burgatalık altıkollu olur. YEDEK KANCASI. (Tow lıook): Yedek halatının kasasının takıldığı, gerektiğinde halatı fora etmek için kurtarma tertibatı bulunan ve römorkörlerin kıç tarafında bulunan üzerindeki kanca. YEDEKLEMEK. (To tow): Yedeğe alınacak gemiyi çekmek. «Yedeğe Almak» ta denilir. YEDEKLENMEK. (To be in to\v): Yedek çekecek bir gemi tarafından çekilmek. «Yedeğe Girmek» te denilir. YEDEK LOÇASI. (Bullnose): Yedeklenecek geminin yedek halatının geçirildiği başbodoslama üzerinde bulunan loça. YEKE. (Tiller, Rudder tillcr): Dümeni istenilen tarafa çevirmek için dümenboğazma geçirilen ağaç veya madenden yapılmış manivela. Bak. Adi yeke, boyunduruk yeke. YELKEN. (Sails): Rüzgâr tesiri ile hareket eden gemilerde rüzgârı toplamak için yanyana dikilmiş bezlerden meydana getirilmiş ve kul¬lanıldığı yerlere göre değişik biçimlerde olan yüzeyler. Yelkenler di¬reklere, çubuklara, serenlere, istiralyalara açılırlar ve üzerine açıldık¬ları yerlerin isimleri ile anılırlar. Yelkenler kare, dörtköşe ve üçköşeli olmak üzere yapılırlar. TELKEN BEZİ. (Canvas): Yelken yapımında kullanılan ve haricî te¬sirlere dayanıklı olan ketenden dokunmuş takriben altmışbir santim enindeki bez kumaş. YELKEN SÖNDÜRMEK. (Doııse): Fırtınalı havalarda yelkenleri ta¬mamen sarmak veya camadana vurarak yüzeylerini azaltmak. Yelken körletmekte denilir. YELKENLİ GEMİ. (Sailing vessel): Denizdeki hareketini üzerinde bu¬lundurduğu yelkenleri vasıtasıyla sağlayan gemi. YELKEN PAYI. (Hounding): Ana direklerin güverte hizası ile ana ar¬manın kapele olunduğu yer arasında kalan dik mesafe. Kolona Payı da denilir. YELKEN SAHASI. (Sail area): Yelkenli bir gemide bulunan bütün yel¬kenlerin kapladığı toplam alan. YELKEN ÜZERİNDE. (SAİLİNG VESSEL UNDERWAY): Yelkenlerini açarak seyreden yelken gemisi. YETİŞEN GEMİ. (Overtaking): Bir gemiye, kemeresinin iki kerteden daha fazla gerisindeki herhangi bir yönden yaklaşan gemi. YETİŞİLEN GEMİ. (Vessel ovcrtaken): Yetişen geminin önünde bu¬lunan gemi. \rİSA. (Hoisi away): Bir halatı topluca çekmek. Yerine kaldırmak. Bak. Toka. YISA BERABER. (Altogether pull): Hep beraber, topluca. YİSA KÜREK. (Tooss your oars): Küreklerin topaçlarına basarak kü¬rek palalarının yukarıya gelecek şekilde kaldırılması için verilen ko¬muta. YİSA SANCAK. (Iloist the flag): Bak. Toka sancak. YOLA ELVERİŞLİ GEMİ. (Sea\vortlıiness): Denize elverişli olan gemi. Teşkilâtı, yükleme durumu, yakıtı, kumanyası, gemiadamlarının ye¬terliği ve sayısı bakımlarından yapacağı yolculuğun tehlikelerine kar¬şı koyabilmek için gerekli nitelikleri bünyesinde bulunduran gemi. YOL KESMEK. (Reduce tlıc speed): Pervane devrini azaltarak gemi¬nin hızını azaltmak. YOL VERMEK. (To give way): Pervane devrini çoğaltarak geminin hızını artırmak. YOLUNDAN ÇIKMAK. (To give way): Biı- geminin, herhangi bir se¬beple takip ettiği rotanın sancak veya iskelesine doğru aykırılaması. YOMA. (Hawser): 5-24 burgatalık, üç veya dörtkollu, sağa bükümlü olarak yapılmış lif halat. Yomalar, rıhtım ve şamandıralara bağlama da ve yedek halatı olarak kullanılır. YOMA BAĞI. (Carrik bcnd, Anclıor bend): İki yomayı birbirine ekle¬mekte kullanılan bağ. Daha ziyade bir yere verilen halatın uzunluğu kâfi gelmediği hallerde kısa gelen halatın gemide kalan çımasına diğer yomanın çımasını bağlamak için yapılır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder