Daha önce saydığımız
beş aşamayı geçirerek, tek başına gemi kullanmaya başlayacak duruma gelen bir
denizci, başarılı olabilme oranının, gerçekte her denizcide bulunması gereken,
bazı niteliklerini geliştirme oranıyla da yakından ilgili olduğunu bilmelidir.
Ve özellikle kılavuz kaptanlar, aşağıda sıraladığımız, bu niteliklerin tümünde
üst düzeylere ulaşmaya çalışmalıdırlar:
1)
Kendine güven duymak,
2)
Serinkanlı olmak,
3)
Kararsız olmamak,
4)
Doğru karar vermek,
5)
Çabuk karar vermek,
6)
Tam, kesin, açık komut
vermek,
7)
İleriyi görmek,
8)
Her an uyanık
bulunmak.
Kuramsal ve gözlemsel
bilgileri özümseyerek, gemi kullanmaya hazır duruma gelen bir denizcinin
bilgisi, kendine güvenmesini sağlamalı, bu kişi, gemi yönetmeye başlamadan önce
kendi duygularını yönetmeyi öğrenmiş bulunmalıdır. Çünkü, gemi kullanan bir
kişinin başarılı olabilmesi, kendine güven duymasına ve karşılaştığı olaylar
sırasında heyecanlanmayip, serinkanlılığını korumasına sıkı sıkıya bağlıdır.
Gemi kullanan bir
kişi, hiçbir zaman kararsız olmamalıdır. Bir komut verdikten sonra, daha
sonucunu görmeden, onu değiştirip bir başka komut verme yoluna gitmemelidir.
Amaçlanan durumu gerçekleştirmek için, sağlam kararlara dayanan, açık komutlar
vermeli ve sonuçlar belirmeye başlayıncaya kadar beklemelidir. Ancak kuşkusuz
bu, bir komut verildikten sonra, beklenmedik bir durum ortaya çıktığında da.
onun değiştirilmemesi gerektiği anlamına gelmez. Ayrıca, herhangi bir konuda,
«Tehlike var mı?» diye kuşku duyulduğunda, o tehlikeyi var sayıp, önceden önlem
almak kararsızlığı gidermede en uygun yoldur. Ve bu konuda durak-
sanmamalıdır.
Bir gemiyi kullanan,
kılavuz kaptan, kaptan ya da komutan, içinde bulunulan koşulların tümünü
dikkate alarak, ne yapmayı amaçlıyorsa, ona uygun düşen doğru kararlan, çabucak
verebilme- lidir. Verdiği komutlar, köprüüstündeki ilgililerin kolayca duyabileceği
ses yüksekliğinde, tam, kesin, açık, anlaşılır ve uygulanabilir olmalıdır.
Gemi kullanırken,
gemiyi kullanan kişinin, gemi kullanmanın temel bilgileri ile çevre bilgisine
dayanarak, etkileri iyi kestirmesi, tüm seçenekleri göz önünde tutarak
yapacaklarını önceden planlaması ve zamanlaması gereklidir, ilerdeki
basamakları düşünülmeden girişilmiş bir manevranın başarılı olması pek
düşünülemez. Yalnız, «düşünülen ilerdeki basamaklar», değişebilecek koşullara
uyum sağlayabilmeyi de içermelidir.
Gemi kullanıcı,
manevra sırasında her an uyanık bulunmalı, tüm gelişmeleri yakından
gözlemelidir. Koşullarda ortaya çıkacak ani değişiklikleri, hemen fark etmeli ve
yeni koşullara uygun önlemleri alabilmelidir. Ayrıca, bir kılavuz kaptan,
kaptan ya da komutanın, çok az da olsa, ara sıra manevrayı düzenlerken bir
değerlendirme yanlışı yapma olasılığı vardır. Böyle durumlarda, önemli olan
yine uyanık bulunarak, yapılan yanlışı zamanında kavrayıp, onu düzeltmenin
yolunu çabucak bulabilmektir.
Sırası gelmişken,
değerlendirme yanlışları konusunda şuna da değinelim ki, yanlışlık yapılmaz
değildir; ancak aynı koşullarda, aynı yanlış, bir başka kez, yine
yapılmamalıdır. Unutulmamalıdır ki, deneyim kazanmanın özünde de, uygulamaların
iyi ve kötü yanlarından ders almak yatar. Bu nedenle, gemi kullanmaya
başlayıp, bu alanda başarılı olmak isteyen bir kişi, kendisinin ve başkalarının
karşılaştığı uygunsuz sonuçlarda, yanlışın nereden geldiğini araştırmalı,
ilerde aynı uygunsuz sonuçlarla karşılaşmamak için ne yapılması gerektiğini
öğrenmelidir.
Kılavuz
kaptan, kaptan ve komutanların, işe önce küçük gemilerle başlayıp, zamanla
derece derece büyüklerine doğru gitmeleri, gemi kullanmaya başlamanın en uygun
yolu sayılmaktadır. Yalnız, koşullar, böyle bir uygulamayı her zaman olanaklı
kılmamaktadır. Gerçekte, ister küçük, ister büyük gemi kullanılsın, gemi kullanmanın
ana öğelerinin aynı olduğu ve büyük gemiyi kullanırken, onu abramak için el
altında bulunan makine, çekit vb. kuvvetlerin de büyük olacağı düşünülürse,
korkuya kapılmaya gerek olmadığı anlaşılır. Bununla birlikte, yine de, büyük
gemi kullanmanın, başta momentum olmak üzere, kendine göre özellikleri vardır;
onları ilerde göreceğiz.
Burada, sonuç olarak,
baştan beri anlattıklarımıza dayanarak yineleyip, vurgularsak, bir geminin
kullanılmasında, onu kullanan kişinin önemi büyüktür. Ve bu kişi, mutlaka,
yeterlikli bir gemi kullanıcı olmalıdır.
Yeterlikli, usta bir
denizcinin kullandığı bir geminin yanaşma ya da kalkmasını izlerseniz, geminin
kuğu gibi süzülüp, manevralarını, duraksamadan, pürüzsüzce tamamladığını
görüp, duygulanabilirsiniz. Bu manevralar sırasında verilen, kendinden emin,
açık komutlarla, herkesin görevini düzenli biçimde yaptığını, hiç bir telaş ya
da gürültü - patırtı olmaksızın, çalışmaların bir orkestra uyumu içinde
bütünleştiğini görebilirsiniz. Esasen, birçoklarının, gemi kullanmayı bir güzel
sanat, gemi kullanıcıyı da bir sanatçı sayması boşuna değildir.
Gerçekten,
bu açıdan bakarsak, gemi kullanmayı, bir denizcinin, bilimsel yasalara
dayanarak, görüp, sezerek, her türlü değişken koşulu dikkate alarak, tüm
etkileri kafasında hesaplayıp bir- birleriyle bağdaştırarak, ortaya, incelikle
dolu, duygulandırıcı güzellikte, hiçbiri bir öncekine ya da başkasına tam
benzemeyen, manevralar çıkarması, yaratması olayı, diye de görebiliriz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder