14 Mayıs 2017 Pazar

GEMİNİN UÇLARINDAN BİRİSİ DURGUN SUDAYKEN ÖBÜRÜ ÖĞELERİ BELİRLİ BİR AKINTIDA BULUNDUĞUNDA ETKİLER


Yukarıda etkilerini incelediğimiz durumlarda olduğu gibi, bir geminin tüm sualtı boyutları çevresinde öğeleri aynı bulunan bir akıntı, geminin manevra yeteneklerini etkilemez. Bir başka an­latımla, tüm boyuyla aynı akıntı içinde ileri yolalan bir geminin dümen etkinlikleriyle, dönme nitelikleri, durgun sudakiyle aynı­dır. Ve yinelersek, bir gemiyi tümüyle kapsayan bir akıntıda ma­nevra yapılırken, hesaplanacak tek nokta, akıntıda kalış süresi içinde, akıntı hızıyla, akıntı yönündeki gövdesel sürüklenmedir. Böyle bir akıntı, gemiyi gövdesel olarak sürüklerken, onun üze­rinde hiçbir savurtma etkisi oluşturmaz.
Buna karşılık, bir gemiyi tüm boyu yerine yalnızca bir ucun­dan etkileyen bir akıntı, gemi üzerinde bir savurtma oluşturarak, onun normal dümen etkinlikleriyle, dönme niteliklerini dolaylı ola­rak değiştirir.
Bir gemi, dümeni ortada olarak ileri yol alırken, durgun sudan akıntılı bir alana ya da akıntılı bir alandan durgun suya geçerse, geçiş başlangıcında uçlarından birisi durgun suda öbürü akıntıda kalacağından, akıntıda kalan ucu akıntı altına doğru sürüklenir; gemi de buna uygun olarak savrulur. Açık denizde ileri yol alırken karşılaşıldığında önemli bir sonuç doğurmadan gelip geçebilecek böyle bir etki, dar sularda, özellikle de dar sulardaki burun dönüş­lerinde ve liman ağızlarında, önceden hesaba katılıp gereken ön­lem zamanında alınmamışsa, kötü sonuçlar doğurabilecek kazala­ra yol açabilir.
örneğin, ileri yolalırken çevresinde sancağa doğru dönülmesi gereken bir burunbaşma gelindiğinde, kıç daha durgun sudayken, baş sancaktan gelen bir akıntıya girerse, geminin, bu burunbaşı çevresinde sancağa doğru, durgun sudaki dümen açısı ve makine yoluyla kolayca dönmesi beklenmemelidir. Bunun gibi bir dönüşü gerçekleştirebilmek için, çoğunlukla normalden daha önce ve nor­malden daha büyük açılı dümen bastırmak gerekir. Arasıra, bun­lara ek olarak, makine yolunu artırmak da zorunlu olur. Ayrıca, böyle bir dönüşün başarılması sırasında, geminin, dönülen tara­fın tersine doğru önemli bir dışa kayma yaparak, yeryüzü üzerin­de normalden çok daha büyük bir dönme çemberi çizeceği ve dola­yısıyla burundan uzaklaşarak döneceği bilinmelidir.
Yukardaki gibi bir dönüşü başarabilmek için, dümen kuvveti­nin, akıntının başomuzluğu itme kuvvetini yenmesi zorunludur. Eğer, iki kuvvet birbirine eşit olursa, açıktır ki, gemi, dönmeyip, rotasını koruyarak ilerleyecek, bu sırada da akıntının başı, dümen kuvvetinin kıçı kemere doğrultusunda aynı yöne itmesiyle, dönül­mek istenilen tarafın tersine doğru olmak üzere, gövdesel bir sü­rüklenmeye uğrayacaktır; ve bu durum, kıç. da tümüyle akıntıya girene kadar devam edecek, gemi ancak ondan sonra dümen bası­lan tarafa doğru normal dönüşüne başlayacaktır.
Böyle dönüşler sırasında, arada bir, akıntı itme kuvvetinin, dümen kuvvetinden daha büyük olduğu durumlarla da karşılaşı­labilir. Buna, akıntı itme kuvvetine karşı, gemi makinesi toplam kuvvetinin zayıflığı ya da büyük bir geminin dar suda momentumunu tehlikeli biçimde büyütmemek için alçak hızla ilerlemek zo­runda olması dolayısıyla dümen kuvvetinin yetersiz kalması, ne­den olabilir. Neden ne olursa olsun, böyle bir durumla karşılaşıl­dığında, gemi, tüm boyu akıntıya girene kadar, hem gövdesel ola­rak akıntıaltma sürüklenecek, hem de dümen basılan taraf yerine karşıt tarafa doğru savrulacaktır.
Çevresinde dönülmesi gereken bir burunbaşına gelindiğinde, kıç durgun sudayken, baş akıntıya giriyor ve bu burunbaşı yete­rince hız yapılmasını önleyen manevra alanı kısıtlı bir darsuda bulunuyorsa, geminin kuvvetli bir başiteri olmadığında, dönüşü güvenlikle başarabilmenin en uygun yolu, baştan, uzun bağlama yöntemiyle, yeterince kuvvetli bir çekit kullanmaktır.
Bu konuda şunu iyice vurgulayalım ki, makine kuvveti tam kullanılamayan ya da yeterli olmayan, kuvvetli bir başiteri bulun­mayan, özellikle uzun boylu ve yüklü, bir gemiyle, çekit yardımı­na başvurmaksızın, kuvvetli akıntısı bulunan, manevra alanı kı­sıtlı bir dalgakıranbaşını, burunbaşını (ya da benzeri bir yeri) dön­meye girişmek, güvenlik öğesiyle kumar oynamak demektir. Oy­sa, bilimsel gemi kullanmada, kumar oynamaya yer yoktur. Bi­limsel gemi kullanma, yapılacak işin sonucundan emin olmayı ge­rektirir. Bu nedenle, gemi kullanırken, genel bir kural olarak, gi­rişilecek için sonucundan kuşku duyulduğunda tehlikeyi varsay-


malı ve kuşkulan giderecek önlemleri almadan işe başlanmamalı­dır.
Bir burunbaşmı dönerken, yukarda verdiğimiz, durgun sudan akıntıya giriş örneğinin tersi olan bir durumla da karşılaşılabilir. Buna göre, akıntıyla birlikte İleri yolalınırken, çevresinde dönül­mesi gereken bir burunbaşma gelindiğinde, geminin kıçı daha akın­tıdayken, başı durgun suya girebilir. Bu koşullar altında dönül­mesi gereken bir burunbaşında, dönüşün, yine sancağa doğru ya­pılacağını varsayarsak, dümeni yardımıyla sancağa döndürülme­ye başlanan geminin başı durgun suya girdiğinde, kıçı, sancak kıç- omuzluğa geçen akıntının etkisinde kalır; o zaman, sancağa ba­sılan dümen kuvveti tarafından iskeleye doğru itilmekte olan kıçı, akıntı da iskeleye doğru sürükler ve geminin başı şiddetle sanca­ğa savrulur; bir başka anlatımla, gemi, sancağa basılan dümen açısının gemiyi normalde döndürmesi gerekenden çok daha büyük bir hızla, sancağa doğru savrulur; ve böyle bir durumda, dümen, akıntının etkisi hesaba katılmadan durgun suda dönülüyormuş gi­bi basılmışsa, gemi, sancak kıçomuzluktan gelen akıntının etkisiy­le gövdesel olarak biraz iskeleye sürüklenerek burunbaşmdan uzak­laşıyor gibi olsa bile, gerçekte şiddetli savrulmadan ötürü burun- başına doğru iyice yönelmiş olacağından, baştankara oturma teh­likesiyle karşılaşır.
Kuvvetli akıntı bulunan bazı burunbaşlannda, yukardaki gibi bir dönüş yapılacağında, baş durgun suya girince, biraz burun tarafındaki kıçomuzluktan geldiğinde, akıntının, dönülecek tara­fa hiç dümen basılmamasma karşın, gemiyi burunbaşma doğru dön­dürdüğü görülebilir, öyle ki, böyle durumlarda, akıntının gemiyi dönülecek tarafa doğru savurtma etkisinin aşın kuvvetini denet­lemek için, karşıt tarafa dümen basılması bile gerekebilir. Yalnız, karşıt dümenle dönülürken, kıç da durgun suya girer girmez, dü­menin hemen basılı bulunduğu yöne kumanda etmeye başlayacağı unutulmamalı ve ortalatılması konusunda uyanık bulunulmalıdır.
Durgun sudan akıntıya ya da akıntıdan durgun suya geçişle­rin önem kazandığı yerlerden birisi de liman ağızlarıdır, özellik­le, deniz tarafında kuvvetli bir aykırı akıntı bulunmasına kar­şın, içinde akıntı bulunmayan bir limana girer ya da çıkarken, baş ve kıçın farklı sularda kalması sırasında, akıntının, kapsadığı ge­mi ucu üzerinde oluşturduğu, savurtarak akmtıaltma sürükleme etkisine çok dikkat edilmelidir.


Böyle bir liman ağzında, baş dalgakıranları birleştiren çizgi­nin öbür tarafına geçer geçmez, giriş yaparken kıç, çıkış yaparken ise baş, akıntıaltma doğru şiddetle savrularak sürüklenir. Ve bu etkilere karşı, akıntıaltı tarafında bir yedek payı bırakarak yak­laşmak, savrulmayı önleyecek yönde dümen basmak, dümenin et­kinliğini çoğaltmak için makine yolunu artırmak, çekit kullanmak, biçiminde gerekli önlemler zamanında alınmazsa, geminin akıntı- altına savrulacak ucunun dalgakırana çarpma olasılığının yüksek olduğu bilinmelidir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder