Yukarıda etkilerini
incelediğimiz durumlarda olduğu gibi, bir geminin tüm sualtı boyutları
çevresinde öğeleri aynı bulunan bir akıntı, geminin manevra yeteneklerini
etkilemez. Bir başka anlatımla, tüm boyuyla aynı akıntı içinde ileri yolalan
bir geminin dümen etkinlikleriyle, dönme nitelikleri, durgun sudakiyle aynıdır.
Ve yinelersek, bir gemiyi tümüyle kapsayan bir akıntıda manevra yapılırken,
hesaplanacak tek nokta, akıntıda kalış süresi içinde, akıntı hızıyla, akıntı
yönündeki gövdesel sürüklenmedir. Böyle bir akıntı, gemiyi gövdesel olarak
sürüklerken, onun üzerinde hiçbir savurtma etkisi oluşturmaz.
Buna karşılık, bir
gemiyi tüm boyu yerine yalnızca bir ucundan etkileyen bir akıntı, gemi
üzerinde bir savurtma oluşturarak, onun normal dümen etkinlikleriyle, dönme
niteliklerini dolaylı olarak değiştirir.
Bir gemi, dümeni
ortada olarak ileri yol alırken, durgun sudan
akıntılı bir alana ya da akıntılı bir alandan durgun suya geçerse, geçiş
başlangıcında uçlarından birisi durgun suda öbürü akıntıda kalacağından,
akıntıda kalan ucu akıntı altına doğru sürüklenir; gemi de buna uygun olarak savrulur.
Açık denizde ileri yol alırken
karşılaşıldığında önemli bir sonuç doğurmadan gelip geçebilecek böyle bir etki,
dar sularda, özellikle de dar sulardaki burun dönüşlerinde ve liman ağızlarında, önceden
hesaba katılıp gereken önlem zamanında alınmamışsa, kötü sonuçlar
doğurabilecek kazalara yol açabilir.
örneğin, ileri
yolalırken çevresinde sancağa doğru dönülmesi gereken bir burunbaşma
gelindiğinde, kıç daha durgun sudayken, baş sancaktan gelen bir akıntıya
girerse, geminin, bu burunbaşı çevresinde sancağa doğru, durgun sudaki dümen
açısı ve makine yoluyla kolayca dönmesi beklenmemelidir. Bunun gibi bir dönüşü
gerçekleştirebilmek için, çoğunlukla normalden daha önce ve normalden daha
büyük açılı dümen bastırmak gerekir. Arasıra, bunlara ek olarak, makine yolunu
artırmak da zorunlu olur. Ayrıca, böyle bir dönüşün başarılması sırasında,
geminin, dönülen tarafın tersine doğru önemli bir dışa kayma yaparak, yeryüzü
üzerinde normalden çok daha büyük bir dönme çemberi çizeceği ve dolayısıyla
burundan uzaklaşarak döneceği bilinmelidir.
Yukardaki gibi bir
dönüşü başarabilmek için, dümen kuvvetinin, akıntının başomuzluğu itme
kuvvetini yenmesi zorunludur. Eğer, iki kuvvet birbirine eşit olursa, açıktır
ki, gemi, dönmeyip, rotasını koruyarak ilerleyecek, bu sırada da akıntının
başı, dümen kuvvetinin kıçı kemere doğrultusunda aynı yöne itmesiyle, dönülmek
istenilen tarafın tersine doğru olmak üzere, gövdesel bir sürüklenmeye
uğrayacaktır; ve bu durum, kıç. da tümüyle akıntıya girene kadar devam edecek,
gemi ancak ondan sonra dümen basılan tarafa doğru normal dönüşüne
başlayacaktır.
Böyle dönüşler
sırasında, arada bir, akıntı itme kuvvetinin, dümen kuvvetinden daha büyük
olduğu durumlarla da karşılaşılabilir. Buna, akıntı itme kuvvetine karşı, gemi
makinesi toplam kuvvetinin zayıflığı ya da büyük bir geminin dar suda
momentumunu tehlikeli biçimde büyütmemek için alçak
hızla ilerlemek zorunda olması dolayısıyla dümen kuvvetinin yetersiz kalması,
neden olabilir. Neden ne olursa olsun, böyle bir durumla karşılaşıldığında,
gemi, tüm boyu akıntıya girene kadar, hem gövdesel olarak akıntıaltma
sürüklenecek, hem de dümen basılan taraf yerine karşıt tarafa doğru
savrulacaktır.
Çevresinde dönülmesi
gereken bir burunbaşına gelindiğinde, kıç durgun sudayken, baş akıntıya giriyor
ve bu burunbaşı yeterince hız yapılmasını önleyen manevra alanı kısıtlı bir
darsuda bulunuyorsa, geminin kuvvetli bir başiteri olmadığında, dönüşü
güvenlikle başarabilmenin en uygun yolu, baştan, uzun bağlama yöntemiyle,
yeterince kuvvetli bir çekit kullanmaktır.
Bu konuda şunu iyice vurgulayalım ki,
makine kuvveti tam kullanılamayan ya da yeterli olmayan, kuvvetli bir başiteri
bulunmayan, özellikle uzun boylu ve yüklü, bir gemiyle, çekit yardımına
başvurmaksızın, kuvvetli akıntısı bulunan, manevra alanı kısıtlı bir
dalgakıranbaşını, burunbaşını (ya da benzeri bir yeri) dönmeye girişmek,
güvenlik öğesiyle kumar oynamak demektir. Oysa, bilimsel gemi kullanmada,
kumar oynamaya yer yoktur. Bilimsel gemi kullanma, yapılacak işin sonucundan
emin olmayı gerektirir. Bu nedenle, gemi kullanırken, genel bir kural olarak,
girişilecek için sonucundan kuşku duyulduğunda tehlikeyi varsay-
malı ve kuşkulan giderecek önlemleri
almadan işe başlanmamalıdır.
Bir burunbaşmı dönerken, yukarda
verdiğimiz, durgun sudan akıntıya giriş örneğinin tersi olan bir durumla da
karşılaşılabilir. Buna göre, akıntıyla birlikte İleri yolalınırken, çevresinde
dönülmesi gereken bir burunbaşma gelindiğinde, geminin kıçı daha akıntıdayken,
başı durgun suya girebilir. Bu koşullar altında dönülmesi gereken bir
burunbaşında, dönüşün, yine sancağa doğru yapılacağını varsayarsak, dümeni
yardımıyla sancağa döndürülmeye başlanan geminin başı durgun suya girdiğinde,
kıçı, sancak kıç- omuzluğa geçen akıntının etkisinde kalır; o zaman, sancağa basılan
dümen kuvveti tarafından iskeleye doğru itilmekte olan kıçı, akıntı da iskeleye
doğru sürükler ve geminin başı şiddetle sancağa savrulur; bir başka anlatımla,
gemi, sancağa basılan dümen açısının gemiyi normalde döndürmesi gerekenden çok
daha büyük bir hızla, sancağa doğru savrulur; ve böyle bir durumda, dümen,
akıntının etkisi hesaba katılmadan durgun suda dönülüyormuş gibi basılmışsa,
gemi, sancak kıçomuzluktan gelen akıntının etkisiyle gövdesel olarak biraz
iskeleye sürüklenerek burunbaşmdan uzaklaşıyor gibi olsa bile, gerçekte
şiddetli savrulmadan ötürü burun- başına doğru iyice yönelmiş olacağından,
baştankara oturma tehlikesiyle karşılaşır.
Kuvvetli akıntı bulunan bazı
burunbaşlannda, yukardaki gibi bir dönüş yapılacağında, baş durgun suya
girince, biraz burun tarafındaki kıçomuzluktan geldiğinde, akıntının, dönülecek
tarafa hiç dümen basılmamasma karşın, gemiyi burunbaşma doğru döndürdüğü
görülebilir, öyle ki, böyle durumlarda, akıntının gemiyi dönülecek tarafa doğru
savurtma etkisinin aşın kuvvetini denetlemek için, karşıt tarafa dümen
basılması bile gerekebilir. Yalnız, karşıt dümenle dönülürken, kıç da durgun
suya girer girmez, dümenin hemen basılı bulunduğu yöne kumanda etmeye
başlayacağı unutulmamalı ve ortalatılması konusunda uyanık bulunulmalıdır.
Durgun sudan akıntıya
ya da akıntıdan durgun suya geçişlerin önem kazandığı yerlerden birisi de
liman ağızlarıdır, özellikle, deniz tarafında kuvvetli bir aykırı akıntı
bulunmasına karşın, içinde akıntı bulunmayan bir limana girer ya da çıkarken,
baş ve kıçın farklı sularda kalması sırasında, akıntının, kapsadığı gemi ucu
üzerinde oluşturduğu, savurtarak akmtıaltma sürükleme etkisine çok dikkat
edilmelidir.
Böyle bir liman ağzında, baş dalgakıranları birleştiren
çizginin öbür tarafına geçer geçmez, giriş yaparken kıç, çıkış yaparken ise
baş, akıntıaltma doğru şiddetle savrularak sürüklenir. Ve bu etkilere karşı,
akıntıaltı tarafında bir yedek payı bırakarak yaklaşmak, savrulmayı önleyecek
yönde dümen basmak, dümenin etkinliğini çoğaltmak için makine yolunu artırmak,
çekit kullanmak, biçiminde gerekli önlemler zamanında alınmazsa, geminin
akıntı- altına savrulacak ucunun dalgakırana çarpma olasılığının yüksek olduğu
bilinmelidir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder