PETROL İLE KİRLENMİŞ DENİZİN TEMİZLENME
YÖNTEMLERİ
Kaza sonucu çevreye
yayılan PPITnün toplanıp uzaklaştırılması için yapılabilecek işlemler çok
çeşitlidir. Kirlenme su ürünleri, ekoloji, turizm ve estetik önemi olmayan
bölgelerde olduğunda hiç bir işlem yapmadan çevrenin kendi kendini
temizlemesine terk edilebilir. Kazanın oluştuğu yerin önemi arttıkça kirliliğin
yok edilmesi için yapılabilecek işlemlerde, o ölçüde artar. Herhangi bir işleme
başlamadan önce, hava fotoğrafları ve gözlemler ile kirlenmenin yayılma sahası
ve bu sahanın özellikleri hakkında yeterli bilgi toplanmalıdır. PPÜ kirlenmesinin
önlenmesi için alınabilecek önlemler kazadan kazaya değişebilir.
Her hangi bir kaza sonucu alınabilecek ilk
önlem denize sızan veya dökülen PPÜ'nün yayılmasını önlemektir. Bu, yayılmakta
olan petrol tabakasının çevresi bariyerler ile çevrilerek sağlanabilir.
Böylelikle PPL" nün yayılması kaynağında
iken durdurulur. Bu önlemlerin alınmasında iki neden vardır :
-
Kirlenmeyi küçük bir alanda toplamak.
-
Toplanması daha kolay olan PPÜ tabakaları
oluşturmak.
Günümüzde kullanılan bariyerler mekanik, hava
ve kimyasal bariyerler olmak üzere üç ana grupta toplanabilir.
Tipik bir mekanik bariyer iki kısımdan oluşmaktadır.
İçi hava, mantar, köpük gibi yüzücü maddelerle dolu ve dışı naylon, plastik ve
kauçuktan bezle kaplı bir kısım, bariyerin suda yüzmesini sağlar. Bu kısmın su
üstü yüksekliği durgun sularda 30 cm civarındadır. Açık denizlerde ilave
levhalarla 90 cm'ye kadar yükseltilebilir. Su altında uzanan etek perde ise
ikinci kısmı oluşturur. Eteğin dik durması için ucuna ya ağırlık bağlanır ya
da suyla doldurulabilecek bir ağırlık bölmesi bulunmaktadır. Durgun sularda
etek naylon, polyester, pvc veya plastikten yapılır ve ortalama 50 cm'ye kadar
iner. Açık denizlerde ise tahta veya alüminyum plakalar kullanılır ve etek
120cm'ye kadar inebilir.
Bu tip bariyerlerde toplanacak petrol miktarı,
eteğin düşey uzunluğu ile, var olan rüzgar, dalga ve akıntının kuvvetine
bağlıdır. Bariyerler 3 - 120 m'ye kadar değişen parçalar halinde üretilir. Bu
parçalar zincir veya çelik halatlarla birleştirilerek istenilen uzunluklar
elde edilir. Birleşimler, dalga ve akıntıya karşı dayanıklı olmalıdır.
Durgun sularda yüzen bariyerler motorlarla
çekilerek yayılmakta olan petrol tabakaları toplanmaya çalışılır. V veya U
şeklini alan bariyerlerin orta kısmında biriken petrol toplayıcılarla
kaldırılır. Toplama hızı, bariyerdeki birikme hızından az olursa petrolün bir
kısmı bariyerin altından sızarak çevreye yayılır. Akıntılı sularda bariyerler
akıntıya karşı demirlenerek kullanılır. Bu tip demirlemeler için yapılan
denemeler incelendiğinde şunlar görülmüştür.
-
Bariyer akıntıya dik şekilde bağlandığında su
bariyerin altından geçmekte, geçerken üstündeki petrolü de beraberinde
sürüklemektedir. Bariyer akıntıya dik olarak yerleştirildiğinde bu yük çok
olacağından, akıntı yönü ile bariyer arasındaki açının 40 dereceden küçük
tutulması tavsiye edilir. Bu tavsiye uygulandığı durumda PPÜ' nün yayılmasını
önlemek için gereken bariyer uzunluğu yaklaşık üç misli artm aktadır.
-
En iyi sonuçlar, bariyerdeki bağlantılar her 6
metrede bir yapılınca elde edilmiştir.
•
Bağlantılar yüzücü kısımdan yapıldığında eteğin dik durmadığı görülmüştür.
PPL" nün bariyerin altından sızmaması için bağlantıların etek ucundan
yapılması gerektiği sonucuna varılmıştır.
Hava bariyerleri,
çapı 20 mm'yi bulan, çoğu plastik borudan 4 - 10 m'ye varan derinliklere
yerleştirilip içlerine hava pompalanarak yapılır. Pompalanan hava düzgün
açılmış deliklerden (0 - 2 mm) çıkarken oluşan hava kabarcıklarının su yüzüne
yükselme hareketiyle su yüzüne doğru bir akım oluşur. Yüzeyde ikiye ayrılan bu
akıntı petrolün yayıldığı tarafa yöneldiğinde, yayılmayı önler. Deniz trafiğine
engel oluşturmadıkları için yoğun trafik bölgelerinde uygulanması tercih
edilir. Bu hava perdeleri petrol tankerlerinin boşaltma yaptıkları limanlarda
da kullanılmaktadır. Bu bariyerlerin dikkate değer bir özelliği dc su
üstündeki yangınlardan etkilenmcmesidir.
Kimyasal bariyer,
yayılmakta olan petrolün etrafı yağ asitleri ile kuşatılarak yapılır. Yayılmak
isteyen bu yağlı maddeler polar olamayan petrol ürünlerini daha küçük bir alana
sıkıştırır. Yağ asitlerinden başka suda pek dağılmayan hidrofobik hidrokarbonlar
da petrol tabakasının yayılmasını engellemekte kullanılabilir. Kimyasal
bariyerler, toksik etkilerden dolayı çevreye zararlı olabileceklerinden,
yerleştirilmelerinden bir süre sonra tekrar toplanmaktadırlar. İşlemin bu
zorluğu kimyasal bariyerlerin yaygın olarak kullanılmalarını önlemektedir.
Bariyerlerle
yayılmaları kontrol altına alınan PPÜ'nün toplanarak su yüzeyinin temizlenmesi
ve akan ürünlerin geri kazanılmasına çalışılmalıdır. Toplama işlemi için şu
yöntemler kullanılır.
PPÜ su yüzeyinden
elle ( kova, kürek, kepçe vs.) toplanabilir. Bu işlem çok fazla işçilik
gerektirdiğinden, ancak denize akan PPÜ'nün az olduğu hallerde
gerçekleştirilebilir.
Mekanik temizleme
olarak bilinen işlem, emme tulumbalar, dolu savaklar, yüzeysel toplayıcılarla
yapılır. Bir veya daha fazla emme basma tulumba, yüzer küçük bir platforma
bağlanır ve bariyerin toplayıcısına yerleştirilerek toplama gerçekleştirilir.
Mekanik
toplayıcıların bulunmadığı ya da hava vc deniz koşullarının bunların
kullanılmasına uygun olmadığı durumlarda kum, çimento tozu, mika ve saman tozu
gibi toplayıcılarla dağılmakta olan petrolün kümelenmesi yönüne gidilebilir.
Oluşan kümecikler toplanamaz ise deniz dibine batmaya veya sahile vurmaya terk
edilir. Bu işlem için gereken malzeme PPÜ'ne göre ağırlıkça %20-50 arasında
daha fazla olduğu için toplanması daha güçtür.
Deniz suyunun yüzeyinden petrol artıklarının
toplanıp temizlenmesi için yeni bir m et od, petrolü denizin dibine çöktürmek
geliştirilmiştir. Petrol çökertmenin sorunları şunlardır:
1.
Dibe çöken petrolün deniz bitki ve hayvanlarına
etkisi.
2.
Petrolün bakteriye! degredesyonu tarafından
oluşan uzun dönem etkileri.
3.
Denizin dibine çöken petrolün hareketi ve bu tür
petrolün deniz canlılarına yaptığı etki.
Petrolün deniz bitki ve hayvanlarına yaptığı etki
konusunda en önemli inceleme kıyıya yakın bölgelerde söz konusu olmaktadır.
Buna göre ticari ve biyolojik değeri olan deniz yatakları ve yörelerine
petrolün çöktürülmemesi gereği ortaya çıkmaktadır. Örneğin kabuklu deniz
hayvanlarının bulunduğu deniz yataklarına petrol çökertmek bu ürünlerin
satılmamasına neden olmaktadır. Balık yumurtalarının döküldüğü ve geliştiği
yerlerde de aynı durum görülmektedir. Petrolün art arda bir bölgede denizin
dibine çökertilmesinden de kaçınmak gerekmektedir. Bu bir petrol terminaline
yanaşma sırasında küçük petrol döküntülerine uygularken de tavsiye
edilmemektedir. İngiltere'de gerçekleştirilen deneylerde, petrolün deniz dibi
boyunca balık donanımlarını kirlettiği ve bozulma ve zehirlenmeye neden olduğu
görülmüştür.
İkinci
olarak uzun dönem etkileri söz konusu olmaktadır. Ilımlı iklimi bulunan
yörelerde petrol tüketimi oranının oldukça hızlı olduğu gözlemlenmiştir. Ancak
bunun bir deniz üstü fenomeni olduğu ve denizin derinliklerinde oksijen kaynağı
daha az ise bu oranın çok daha az olacağı vurgulanmaktadır. Tank deneylerinde
bir petrol tabakası üzerine ağır bir pudra püskürtülerek denizin dibine
çökertilmektedir. Burada petrolün bir tabaka halinde veya küçük parçalar
halinde denizin dibine çöktüğü görülmektedir. Açık denizlerdeki büyük boyutlardaki
deneyler bu şartlar altında çok daha büyük dalga hareketlerinin olduğu durumlarda,
petrol çok daha büyük parçalara ayrılmaktadır. Bunların çapı yalnızca bir kaç
milimetreyi geçmemektedir. Buna bağlı olarak yüzey alanı tahmin edilenden daha
geniş olabilmekte ve degradasyon oram da sudaki oksijen oranının düşük olduğu
durumlarda petrol çöktürme tavsiye edilmemektedir. Irmaklarda liman ve kıyı
kentlerinin bulunduğu yerlerde petrol çökertmesi tamamen uygun görülmemekte ve
ancak sınırlı miktarda petrolün bu alanlara da deniz dibinden çıkartılması
kabul edilmektedir. Bu durum ise gerçekten ekonomik bir metod değildir.
Kuzey
Amerika' nın büyük göllerinde petrol çökertme uygulanmamaktadır. Amerika’daki
büyük göllerden daha büyük denizlerde de. örneğin Baltık Denizi ve Hazar Denizi
gibi yörelerde perolün deniz dibine çökertilmesi daha önceki metod- lar ile
adapte edilecek bir metod olması bakımından çok kuşkuludur. Denizin dibinde
duraklamaya ve tümüyle oksijen yetersizliğine neden olmaktadır. Batı Avrupa nın
pek ve Atlantik kıyılarında petrolün çökertilmesine rastlanır. Pratik bir metod
olarak çok dikkatle seçilen alanlarda kullanılabilmektedir.
Üçüncü
sorun, petrolün çökmesinden sonra deniz yatağındaki hareketliliktir. Gelgitin
ve dalgaların olduğu alanlarda dipteki malzemelerin hareketi önemlidir. Bu;
özellikle İngiliz Kanalı ile ırmakların denize döküldüğü ağızlında durum
böyledir. Ayrıca bu şartlarda denizin dibindeki petrolün hareketi de çok
önemlidir.
Çöken
(jetrol bir kaç hafta sonra gel-git olayı ile kıyıya taşmabilmektedir
Bu üç fakı ör petrolün denizin dibine çökertmesinin
yapılabileceği yöreler hakkında bir rehber oluşturmaya yaramaktadır. Kısacası
çok balık bulunan yerlerden ve balık yumurtalarının bulunduğu ve geliştiği yerlerden
balık yataklarından uzakta açık denizlerdeki yörelerde bu melod
uygulanabilmektedir. Önemli olan deniz suyunun yeterince derin olması ve
denizaltı akıntılarının çöken petrolü güzel plajlara veya biyolojik önemi olan
yörelere sürüklemeyeceği yerler söz konusu olmalıdır. Küçük çapta
gerçekleştirilen laboratuar deneyleri, petrolün deniz dibine çöktürülmesinin
kolay olduğunu göstermektedir. Yapılacak olan işlem petrolün üst yüzeyine uygun
yoğunlukta toz serpmektir. Bu deneyler göstermektedir ki bu toz yoğun ve ince
ise petrolün deniz dibine çökmesi o denli kolay olmaktadır, böylece daha az toz
gerekmekte ve petrolün deniz dibindeki kalıcılığı artmaktadır. Eğer alan bir
kaç metrekareyi aşıyorsa açıklarda kuru toz kullanılması hemen hemen
imkansızdır. İnce tozların püskürtücü kullanılarak dağıtılması zorunludur.
Rüzgarın etkisi de önemli olmakla birlikte, kullanılan tozun petrolü nereye
sürükleyeceği belli olmamaktadır. Laboratuar deneyleri başarılı bir çökertme
sağlayabilmek için püskürtülen tozun petrole okut ağırlık oranının eşit
olmasını gerektirmektedir. Tarım ürünlerini toz ilaçlarla ilaçlayan hava
taşıtlarının çoğu küçüktür ve taşıma kapasiteleri bakımından yetersizdir. Öyle
ki ancak büyük boydaki hava taşıtları kısa mesafeler için yükleme ve dağılmaya
imkan vermektedir. Lojistik durumlar hava dağıtımının savunmasını imkansız
kılmaktadır.
Kuvvetli akıntı ve yüksek dalgalar gibi bazı
olumsuz çevre koşullarının hakim olduğu durumlarda, PPÜ'nün toplanması için
yapılan çalışmalar kısmen veya tamamen başarısızlığa uğrayabilir. Böyle
durumlarda hiç bir işleme bağlı olmaksızın PPÜ kendiliğinden yok olmaya terk
edilir. Ya da bir kısım kimyasal maddelerden yararlanarak PPÜ'nün imhasına,
bunun da olası olmadığı durumlarda ise uzaklaştırılmasına çalışılır. Bunlardan
ilki uzun zaman aşımı gerektirmektedir. İkinci tip yöntemler çok kısa bir
zamanda sonuç verebilmelerine rağmen çevrelerine yapabilecekleri olumsuz
etkilerden dolayı çok dikkatli kullanılmalıdır.
Toplanamayan PPtT nün yakılmasına
çalışılabilir. PPÜ yanma ile geriye kalan sert ve toplanabilecek bir katran
kalıntısı dışında tamamen yok edilebilir. PPÜ'nün döküldüğü sıralarda ve oluşan
tabakaların kaim olduğu durumlarda yanma PPÜ'nü yok etmek açısından çok etkili
olabilir. Ancak böyle bir işlem sonucu doğabilecek hava kirlenmesi dikkate
alınmalıdır. PPÜ çok kısa zamanda yayılarak tabakanın kalınlığı azalır ve PPÜ
suyun etkisiyle soğur dolayısıyla önceden başlamış olan yangın imha işlemi
tamamlanmadan sönebilir. PPÜ tabakasmm kalınlığının 3mm'dcn az olduğu durumlarda
ve petrolün hafif yanıcı kısımlarının kısmen kaybolduğu durumlarda PPÜ'ne
tutuşturucu maddeler eklenerek yanmanın devam etmesi sağlanabilir. Böyle
durumlar genellikle denizde 5-10
saat kalmış hanı petrol tabakalarının yakılması sırasında karşılaşılabilir.
Geriye yalnızca PPÜ'nün ağır kısımları kalmış ise petrolü tutuşturmak
olanaksızdır. Deniz trafiğinin yoğun olduğu yerlerde, kıyıda yerleşim yeri
olduğunda, özellikle rüzgar ve akıntılar, yangının kontrolünü
zorlaştıracağından bu gibi yerlerde yakma işlemi uygulanmamalıdır.
Kontrol ve toplama
işlemlerinden arta kalan PPÜ ile açık deniz veya kapalı sahalar gibi toplama ve
temizlemenin acil olarak gerekmediği yerlerde, PPÜ biyolojik çözünme ile yok
olmaya terk edilebilir. Ancak bu işlemi çabuklaştırmak için petrol döküntüsüne
çözünmeyi gerçekleştirebilecek mikroorganizmalar ile gerekli besleyici maddeler
ilave edilmelidir. Bu konu, üzerinde hassasiyetle durulması gereken bir
konudur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder