Durgun havada, hava direncinin önemli
bir değer oluşturmamasına karşılık, rüzgarlı havada durum değişir. Örneğin, 20
mil/ saat hızla esen bir pruva rüzgarına karşı 10 mil/saat hızla yolalan bir
gemi, 30 mil/saat hızında görece bir rüzgar duyar ve bu rüzgar direncini
yenmek için gücünün yüzde 20 kadarını harcar. Rüzgar hızının çoğalmasıyla
birlikte dirençte ortaya çıkan bu büyüme, fiziksel kurallar uyarınca, bir
cismin bir akıştan içindeki hareketi sırasında ortaya çıkan direncin, hareket
hızının karesiyle doğru orantılı olarak artmasmdandır.
Gerçekten, bir cismin bir akışkan içindeki hareketine
karşı, akışkanın gösterdiği direncin miktarını, şu formül vermektedir:
D = c a Y h2
Bu formülde:
D = direnç
c = cismin biçim katsayısı a = akışkan katsayısı
Y = cismin alınyüzü (rüzgaryüzü) değeri
h = akışkan ya da cismin (görece) hızı
olarak verilmiştir.
Formülden görüldüğü gibi, direnç değeri,
görece hızın karesiyle çoğalmakta olduğundan, bir gemi üzerinde, üstyapısına
bağlı olarak, kuvvetli rüzgarların etkileri oldukça büyük olabilir.
Burada şu noktaya dikkat edilmelidir ki, direnç değeri, akışkan
katsayısı nedeniyle, akışkanın yoğunluğuyla da yakından ilgilidir. Bu noktadan
ele alınırsa, ortalama yoğunluktaki bir tuz
lu suyun, normal nemdeki bir havadan, yaklaşık olarak, 855
kez daha yoğun olduğu görülür. Dolayısıyla, sualtı bölümü ve onun üzerindeki
çıkıntılardan geçen su akıntısının, bir gemi üzerinde neden olduğu etkin
kuvvetler, normal hava akımı tarafından su- üstü bölümünde ortaya
çıkarılanlardan çok daha büyüktür. Yalnız, rüzgar hızı çok büyürse, formüle
göre, basınç da onun karesiyle büyüyeceğinden, gemi üzerindeki etkisi
birdenbire çoğalır. Bununla birlikte, belirli bir yüzey üzerinde, rüzgarın su
ile aynı etkin basıncı verebilmesi için, rüzgarın cisme göre olan hızı, su
hızının 30 katı olmalıdır. Bunu bir başka biçimde söylemek gerekirse, aynı
belirli yüzey ele alındığında, 30 mil/saat hızındaki bir rüzgarın basıncı, l
mil/saat hızındaki bir su akımınkiyle eşit
değerdedir.
İleri yolalan bir gemiye rüzgarın gösterdiği toplam direnç
değeri konusunda dikkate alınması gereken bir nokta da, rüzgarın gemiye göre
esiş yönüdür. Çünkü, örneğin, geminin ileri hareketine karşı havanın
gösterdiği en yüksek direnç değeri, rüzgar tam pruvadan eserken değil de,
başomuzluklardan birinden eserken ortaya çıkabilir. Bunun ana nedeni, ileride
rüzgar etmenini incelerken göreceğimiz gibi, her görece yönlü rüzgara bağlı
olarak geminin rüzgaryüzü alanı değerinin değişmesidir.
Rüzgar direnci konusunda son olarak bir
noktaya daha değinelim: Çoğu rüzgarın gemi üzerinde oluşturduğu kuvvetin
kemere bileşeni, gemiyi rotasında tutabilmek için, sürekli olarak sancağa ya
da iskeleye bir miktar dümen basmayı, bir başka deyişle «viya dümeni» kullanmayı, zorunlu kılar. Oysa,
yine ileride göreceğimiz gibi, küçük bir dümen açısının bile, geminin
hareketine karşı koyan bir direnç oluşturma etkisi vardır. Dolayısıyla,
rüzgarın gemiye göre esiş yönünün, rüzgar nedeniyle geminin karşılaştığı direnç
miktarı üzerinde, sürekli dümen kullanmayı gerektirmek yoluyla toplam dirençte
artışa neden olmak biçiminde, dolaylı bir etkisi de bulunabilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder