28 Mayıs 2017 Pazar

TÜRKİYE VE DENİZ KİRLİLİĞİ

    
Dünya her gün çok büyük miktarlarda PPÜ kullanırken, denizlerde büyük boyut­larda binlerce petrol tankeri ve kimyasal tanker taşımacılık yapıyor. Bu gemilerin yüklenmesi, seyri, tahliyesi sırasında meydana gelen kazalarda petrolle birlikte ton­larca zehirli bileşik de denizlere karışıyor.
24 Mart 1989’da Alaska açıklarında meydana gelen Exon Valdez süper tanker kazası dünyanın yaşadığı en büyiik deniz kazalarından birini oluştururken bu kazada 42 bin ton ham petrol denize yayılmıştı.
Dünya su yollarının önemli bir geçiş noktasını teşkil eden Türk boğazlan ise kazalardan en çok nasibini alan bölge oldu. 15 Kasım 1979’da İstanbul Boğazı’nm güney girişinde meydana gelen Independenta tanker kazası ile başlayan yangın 6 haftadan fazla sürerken, bilanço; 43 denizcinin ölümü ve Marmara ve İstanbul için büyük bir ekolojik tahribat olarak karşımıza çıktı. Türkiye bu kazadan sonra yeterli önlem almazken, Nassia tankeri yüzünden Boğazlar büyük bir tahlikcyle burun buruna geldi. 13 Mart 1994 pazar akşamı 98 bin 500 ton ham petrol taşıyan Nassia tankeri. Shipbroker adlı kuru yük gemisi ile İstanbul Boğazı’nın kuzeyinde çarpıştı. 24 denizci, çıkan yangında hayatım kaybederken, 4 gün süren yangın sonrasında 7 ila 9 bin ton ham petrol denize yayıldı. Öte yan­dan Türk boğazla-nndan geçen tehlikeli yükler; genellikle atık yönetmeliğine ve ciddi ekonomik sorunlara sahip gelişmekte olan ülkelere ve Doğu Avrupa’ya gidi­yor. Oııbinlerce gemi, her yıl, İstanbul Boğazı'ndan, 10 milyon insanın yaşamını vc tarihi özelliklere sahip çevresini tehlikeye atarak 100 milyon tona yakın petrol, petrol türevleri ve endüstriyel kimyasallarla yüklü olarak geçiyor. İstanbul Boğazı'ndan her gün yaklaşık 150 geminin geçiş yaptığı, bunların 15’inin petrol tankeri ya da kimyasal tanker olduğu bilinmektedir.
Kıvrımlı bir yapıya sahip olan İstanbul Boğazı’ııda değişken ve çok güçlü akıntılar bulunurken. Boğaz'ın en dar yeri yalnızca 660 metredir. 1980’lı yıllardan itibaren Marmara Bölgesi’ııde olan yaklaşık 200 kazadan I40’a yakını 1990’dan sonra meydana geldi. Türkiye’nin halen, çoğu geminin, zehirli yüklerine ait güve- nılir bilgiye ulaşamadığı da uzmanlarca ifade edilmektedir.
Aralık 97’de 171 metre boyundaki Norveç bandıralı Orange Star adlı tanker, 30 bin ton rus ham petrolü yüklü olarak Boğaz'ın Yeniköy bölgesinde tari­hi Said Halim Paşa Yalısı’mn yalnızca 30 metre açığında karaya oturunca, Türkiye’nin kritik durunu tekrar gözler önüne serildi. Kazanın Azeri petrolünü taşıyan ilk tankerin Boğaz’dan geçişinden 45 gün sonra olması da dikkat çekiyor.
Şubat 1997’dc Tuzla Tersanesi’nde meydana gelen petrol tankeri yangını, olayın önemini Türkiye gündemine getirirken, tonlarca petrolün denize karışmasına da engel olunamamıştı. Temizleme çalışmalarının hızla başlatılmasına rağmen, Boğaziçi Üniversitesi Çevre Bilimleri Enstitüsü yetkilileri petrolün çevrede oluşturduğu kirliliğin etkisinin 5-10 yıl süreceğini, deniz canlılarının ve denizcil kuşların yanı sıra, insan sağlığının da tehdit altında olduğunu bildirmişlerdi. Türkiye’nin bulunduğu bölgede petrolün ve kimyasal maddelerin ulaşımına bağlı çevresel sorunlar İstabul Boğazı ile sınırlı kalmıyor. Ham petrol ve petrol ürünleri için ana ulaşım yolu olan ve güneydeki üretici ülke-lerle Avrupa ve ABD'deki belli başlı petrol tüketicilerini bağlayan Akdeniz’de her yıl 260-350 milyon ton ham petrol tankerlerle taşmıyor. Bu rakam dünya denizlerinde taşman ham petrolün 6’da l’ini oluştururken, Akdeniz dünyadaki en ciddi petrol kirliliğine uğramış bölge iinvanına da sahip bulunmaktadır.
Birleşmiş Milletler Çevre Paneli (UNEP) verilerine göre lndependcnta ve Nassia gibi kazalar hariç Akdeniz’de her yıl tanker işletmeciliği sonucunda yaklaşık 330 bin ton petrol denize akıyor. Akdeniz’e tüm kaynaklardan yıllık akan petrol miktan ise 635 bin ton Uluslararası Denizcilik Örgütü (1MO), Akdeniz’in bu kritik dunmıunu ise “Özel Bölge” ilan ederek ortaya koyuyor.
Uluslararası çevre örgütlerinin araştırmalarına göre, gemi kazası ve sorunlarının yüzde 80’i insan hatasının yanı sıra gemilerin 15 yaşın üzerinde olmasından kay­naklanmaktadır.
Öte yandım teorik olarak tanker işletmeciliği sırasında denize hiç petrol boşaltılmaması gerekirken, sadece limanlarda petrolün dolum ve boşaltım işlemleri sırasında tonlarca petrolün denize döküldüğü de söz konusu çevreciler tarafından tespit edilmiş durumdadır.
Verilen istatistik değerler her zaman, mevcut kirlenmeden daha iyiyi göstermektedir. Günümüzde çevreyi kirletmek, çevreyi kirletmemekten daha ucuz ve kolaydır. Uluslararası kuralların açıklarından yararlanarak denizi kirletenlerin, denizi kirletmemiş gibi kayıtları kolayca yaptıkları ve bu konuda çok ciddi takip olmadığı da bilinen bir gerçektir. Kayıt dışı olarak denize dökülen petrol ve kimyasalların miktarı kayıtlara geçenlerden her zaman daha çok olacak gibi görülmektedir

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder