Dünya her gün çok büyük miktarlarda PPÜ kullanırken,
denizlerde büyük boyutlarda binlerce petrol tankeri ve kimyasal tanker
taşımacılık yapıyor. Bu gemilerin yüklenmesi, seyri, tahliyesi sırasında
meydana gelen kazalarda petrolle birlikte tonlarca zehirli bileşik de
denizlere karışıyor.
24 Mart 1989’da Alaska açıklarında meydana
gelen Exon Valdez süper tanker kazası dünyanın yaşadığı en büyiik deniz
kazalarından birini oluştururken bu kazada 42 bin ton ham petrol denize
yayılmıştı.
Dünya su yollarının önemli bir geçiş noktasını
teşkil eden Türk boğazlan ise kazalardan en çok nasibini alan bölge oldu. 15
Kasım 1979’da İstanbul Boğazı’nm güney girişinde meydana gelen Independenta
tanker kazası ile başlayan yangın 6 haftadan fazla sürerken, bilanço; 43
denizcinin ölümü ve Marmara ve İstanbul için büyük bir ekolojik tahribat olarak
karşımıza çıktı. Türkiye bu kazadan sonra yeterli önlem almazken, Nassia
tankeri yüzünden Boğazlar büyük bir tahlikcyle burun buruna geldi. 13 Mart 1994
pazar akşamı 98 bin 500 ton ham petrol taşıyan Nassia tankeri. Shipbroker adlı
kuru yük gemisi ile İstanbul Boğazı’nın kuzeyinde çarpıştı. 24 denizci, çıkan
yangında hayatım kaybederken, 4 gün süren yangın sonrasında 7 ila 9 bin ton ham
petrol denize yayıldı. Öte yandan Türk boğazla-nndan geçen tehlikeli yükler;
genellikle atık yönetmeliğine ve ciddi ekonomik sorunlara sahip gelişmekte olan
ülkelere ve Doğu Avrupa’ya gidiyor. Oııbinlerce gemi, her yıl, İstanbul
Boğazı'ndan, 10 milyon insanın yaşamını vc tarihi özelliklere sahip çevresini
tehlikeye atarak 100 milyon tona yakın petrol, petrol türevleri ve endüstriyel
kimyasallarla yüklü olarak geçiyor. İstanbul Boğazı'ndan her gün yaklaşık 150
geminin geçiş yaptığı, bunların 15’inin petrol tankeri ya da kimyasal tanker
olduğu bilinmektedir.
Kıvrımlı bir yapıya sahip olan İstanbul
Boğazı’ııda değişken ve çok güçlü akıntılar bulunurken. Boğaz'ın en dar yeri
yalnızca 660 metredir. 1980’lı yıllardan itibaren Marmara Bölgesi’ııde olan
yaklaşık 200 kazadan I40’a yakını 1990’dan sonra meydana geldi. Türkiye’nin
halen, çoğu geminin, zehirli yüklerine ait güve- nılir bilgiye ulaşamadığı da
uzmanlarca ifade edilmektedir.
Aralık 97’de 171
metre boyundaki Norveç bandıralı Orange Star adlı tanker, 30 bin ton rus ham
petrolü yüklü olarak Boğaz'ın Yeniköy bölgesinde tarihi Said Halim Paşa Yalısı’mn
yalnızca 30 metre açığında karaya oturunca, Türkiye’nin kritik durunu tekrar
gözler önüne serildi. Kazanın Azeri petrolünü taşıyan ilk tankerin Boğaz’dan
geçişinden 45 gün sonra olması da dikkat çekiyor.
Şubat 1997’dc Tuzla
Tersanesi’nde meydana gelen petrol tankeri yangını, olayın önemini Türkiye
gündemine getirirken, tonlarca petrolün denize karışmasına da engel
olunamamıştı. Temizleme çalışmalarının hızla başlatılmasına rağmen, Boğaziçi
Üniversitesi Çevre Bilimleri Enstitüsü yetkilileri petrolün çevrede oluşturduğu
kirliliğin etkisinin 5-10 yıl süreceğini, deniz canlılarının ve denizcil
kuşların yanı sıra, insan sağlığının da tehdit altında olduğunu bildirmişlerdi.
Türkiye’nin bulunduğu bölgede petrolün ve kimyasal maddelerin ulaşımına bağlı
çevresel sorunlar İstabul Boğazı ile sınırlı kalmıyor. Ham petrol ve petrol
ürünleri için ana ulaşım yolu olan ve güneydeki üretici ülke-lerle Avrupa ve
ABD'deki belli başlı petrol tüketicilerini bağlayan Akdeniz’de her yıl 260-350
milyon ton ham petrol tankerlerle taşmıyor. Bu rakam dünya denizlerinde taşman
ham petrolün 6’da l’ini oluştururken, Akdeniz dünyadaki en ciddi petrol
kirliliğine uğramış bölge iinvanına da sahip bulunmaktadır.
Birleşmiş Milletler
Çevre Paneli (UNEP) verilerine göre lndependcnta ve Nassia gibi kazalar hariç
Akdeniz’de her yıl tanker işletmeciliği sonucunda yaklaşık 330 bin ton petrol
denize akıyor. Akdeniz’e tüm kaynaklardan yıllık akan petrol miktan ise 635 bin
ton Uluslararası Denizcilik Örgütü (1MO), Akdeniz’in bu kritik dunmıunu ise
“Özel Bölge” ilan ederek ortaya koyuyor.
Uluslararası çevre
örgütlerinin araştırmalarına göre, gemi kazası ve sorunlarının yüzde 80’i insan
hatasının yanı sıra gemilerin 15 yaşın üzerinde olmasından kaynaklanmaktadır.
Öte yandım teorik
olarak tanker işletmeciliği sırasında denize hiç petrol boşaltılmaması
gerekirken, sadece limanlarda petrolün dolum ve boşaltım işlemleri sırasında
tonlarca petrolün denize döküldüğü de söz konusu çevreciler tarafından tespit
edilmiş durumdadır.
Verilen istatistik değerler her zaman, mevcut kirlenmeden daha iyiyi
göstermektedir. Günümüzde çevreyi kirletmek, çevreyi kirletmemekten daha ucuz
ve kolaydır. Uluslararası kuralların açıklarından yararlanarak denizi
kirletenlerin, denizi kirletmemiş gibi kayıtları kolayca yaptıkları ve bu
konuda çok ciddi takip olmadığı da bilinen bir gerçektir. Kayıt dışı olarak
denize dökülen petrol ve kimyasalların miktarı kayıtlara geçenlerden her zaman
daha çok olacak gibi görülmektedir
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder